Amerika Birleşik Devletleri’nde, güneş battıktan sonra siyahilerin şehirden ayrılmalarının zorunlu olduğu yerlere “sundown town” (gün batımı kasabası) denilmektedir. Bu kasabalarda, siyahilerin iş bulmaları, ev satın almaları veya hatta bir gece bile kalmaları yasaktı.
Sundown town, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, özellikle Jim Crow yasalarının yürürlükte olduğu Güney Amerika’da yaygınlaştı. Bu yasalar, siyahilerin beyazlarla eşit haklara sahip olmasını engelledi ve ayrımcılığa yol açtı. S.townlar, bu ayrımcılığın en uç örneklerinden biriydi.
S., genellikle beyazların çoğunlukta olduğu küçük kasabalarda bulunuyordu. Bu kasabalarda, beyazlar siyahilerin varlığına karşı bir tehdit olarak bakıyordu. Siyahilerin, beyazların yaşam tarzını bozacağına ve suç oranını artıracağına inanıyorlardı.
S.town çeşitli yöntemlerle uygulanıyordu. Bazı kasabalarda, güneş battıktan sonra siyahilerin şehirden ayrılması için resmi bir yasa vardı. Diğer kasabalarda, bu kural, yerel halk tarafından fiilen uygulanıyordu. Siyahilerin şehirde geceleyebileceği hiçbir yer yoktu ve beyazlar, siyahilerin şehre girmesini önlemek için tehditler ve şiddet kullanıyordu.
S.town, Amerika’daki siyahilerin yaşamını önemli ölçüde etkiledi. Siyahilerin, iş bulmaları, ev satın almaları ve eğitim almaları zordu. S.town, siyahilerin topluma tam olarak katılmalarını engelledi ve ayrımcılığın bir simgesi haline geldi.
Sundown town 1960’larda ve 1970’lerde sivil haklar hareketinin yükselişiyle birlikte azalmaya başladı. 1968’de yürürlüğe giren Göç ve Vatandaşlık Yasası, ayrımcılığı yasakladı ve s.townların yasal dayanağını ortadan kaldırdı.
Ancak, s .town tamamen ortadan kalkmadı. 2023 yılında bile, Amerika Birleşik Devletleri’nde hala yüzlerce s. town olduğu tahmin edilmektedir. Bu kasabalarda, siyahilerin varlığı hala hoş karşılanmıyor ve ayrımcılık devam ediyor.
S. town Amerika’nın ırkçı geçmişinin bir hatırlatıcısıdır. Bu kasabalar, ayrımcılığın ve nefret söyleminin nasıl yıkıcı olabileceğini gösteriyor.